Araştırmacı Yazarlar | Yazarlar

Dış alem ne kadar güzel olursa olsun , baktığımız nesne ne kadar mana yüklü olursa olsun siyah bir gözlük ile bakar isek , arkasını göremeyiz ve onla ilgili bir fikir yürütemeyiz

Rabbimizi bize tarif eden üç külli tanıtıcı vardır . Bunlardan bir tanesi Kur’an-ı Kerim , bir tanesi iki cihan sultanı Efendimiz (asm) , bir tanesi de kainat kitabıdır.

Kainat nasıl bir kitap olabilir ? Kainat kitabını okumak nasıl olur ? Kainat kitabının içerisinde gezmek , o kitabın manalarını anlayabilmek , o kitabı okuyabilmek için neler yapmalıyız ? Hangi donanımlara sahip olursak o kitaptan istifade edebiliriz ?

Felsefe, herşeyi çirkin, korkunç gösteren siyah bir gözlüktür. İman ise, herşeyi güzel, ünsiyetli gösteren şeffaf, berrak, nuranî bir gözlüktür. (29.Mektup’tan)

Dış alem ne kadar güzel olursa olsun , baktığımız nesne ne kadar mana yüklü olursa olsun siyah bir gözlük ile bakar isek , arkasını  göremeyiz ve  onla ilgili bir fikir yürütemeyiz. Kainata en olgun olarak Efendimiz (asm) bakmıştır ve kainatı konuşturmuştur.

Risale-i Nurları okurken kainatı akıl odamıza getirip misafir etmekteyiz. Eserler kainatı akıl odasına misafir edip onu bir kitap gibi bizlere okutturur ve oradan da kalp ve latifelerimize manalarının hakikatlarını işlettirir. Bu ise ancak iman gözlüğü ile kainata bakmak ile başarılabilir. İman gözlüğünü gözümüze taktığımızda  her şeyden bir mana çıkartıyoruz. Kainat kitabının her satırı , her bir cümlesi , her kelimesi birbirini tamamlar niteliktedir. Her birisi ayrı ayrı manalar yüklüdür.

“ A ” ” B ” nin yanına bir maksat için gelmiştir. Güneş elma ağacı ile beraber bir maksat için gelmiştir. 2 yakıcı madde olan Hidrojen oksijen söndürücü bir madde olan suyu oluşturmak için yan yana gelmiştir . Kainat bir maksadı ifade etmek için bir kitabın harfleri gibi dizilmiştir.

Peygamber (asm)’ın bakışı ile kainat kitabı böyle okunuyor. O nurla bakılınca her şey düzenli ve güzel görünüyor Fakat küfrün bakışı ile bakıldığı zaman kainat manasızlığa abesliğe inkılab ediyor ve kaosa sürükleniyor çünkü arkasındaki manalar ve hakikatlar görünmüyor.

Demek kainat kitabını okumak kainata iman gözü ile manay-ı harfi ile yani Allah namına bakmak ile oluyor . Eğer biz kainata bu gözle bakarsak kainattaki bütün mevcudatın üzerinde bulunan Cenab-ı Hakkın bütün esmasını , fiillerini , sıfatlarını müşahede edebiliriz .

Peki bu şekilde bakmak bize ne kazandırır ?

Dinden maksat , İslamiyet’ten maksat , imandan maksat , her an Allah (c.c) ile olmaya bir vesiledir. Dinin bütün kural ve kaideleri insanı Allah’a yakınlaştırmak içindir. Allah’ ı bilmek ve tanıttırmak içindir. Yazılan Risaleler , Efendimiz (asm)’ın kainata teşrifleri ve kainatın yaratılmasının asıl maksadı budur. İmanın bütün hükümleri ve kaideleri insanı Allah’a yakınlaştırmak içindir.

İşte kainat kitabını bizler ancak ve ancak kendimizde derin bir tefekkür altyapısı oluşturabilirsek , o zaman o satırlar bizlere kendini gösterecektir. Bu tefekküri alt yapının oluşabilmesi için ise bizler Kur’an-ı Kerim’i çok iyi analiz etmeliyiz. Kur’anın anlaşılabilmesi için de tefsirlerin iyi etüt edilmesi gerekir. İşte Risale-i Nurlar bu noktada imdadımıza yetişiyorlar ve okuyucularına tekrar tekrar Kendisini okutarak onlarda tahkiki bir iman ile , tahkiki bir tefekkür anlayışının yerleşmesine  vesile oluyorlar .

Kainat Risale-i Nur ile alakalıdır. Risale-i Nur’u çok okursanız kainatın işleyişi değişebilir. Hava molekülleri değişebilir. Risale-i Nur’lar canlıdır ve manevi atom bombası etkisi yapar .

Bizler iki dünyanın saadetini elde etmek istiyorsak Risale-i Nur’lara ekmek gibi , su gibi ihtiyacımızın olduğunu kavramalıyız ve ömrümüzün bir dakikasını bile Kur’andan ve Kur’anın manevi tefsirleri olan Risalelerden ayırmamalıyız .

                                                                                                                                    Türker ELMAS