Araştırmacı Yazarlar | Yazarlar

Yanlış olan her bir bakış bizim içimizde var olan latifelerimizi öldürür bizleri de süründürür …

“ Hazret-i Eyüb Aleyhisselâm’ın zahirî yara hastalıklarının mukabili, bizim bâtınî ve ruhî ve kalbî hastalıklarımız vardır. İç dışa, dış içe bir çevrilsek, Hazret-i Eyüb’den daha ziyade yaralı ve hastalıklı görüneceğiz. Çünki işlediğimiz herbir günah, kafamıza giren herbir şübhe, kalb ve ruhumuza yaralar açar. “

“ Evet günah kalbe işleyip, siyahlandıra siyahlandıra tâ nur-u imanı çıkarıncaya kadar katılaştırıyor. Herbir günah içinde küfre gidecek bir yol var. O günah istiğfar ile çabuk imha edilmezse, kurt değil, belki küçük bir manevî yılan olarak kalbi ısırıyor. “  ( 2. Lem’adan)

Her insanın maddi ve cismani bir ömrü hayatı olduğu gibi birde iç alemi itibarı ile bir yaşantısı vardır . Afaki aleme bakan yönü ile sınırsız istidatlar ile donatılmış olan insan enfusi aleme bakan yönü ile de sınırsız istidatlar ile donatılmıştır .

Bu yönü ile insan diğer zişuur varlıkların ötesinde özen ile inşaa edilmiştir . Varlığının özünde melekut olma ve dna gibi , atom gibi maddi cisimlerde kullanılmıştır . Bu yüzden et ve kemikten ibarettir ama aynı zamanda ebede uzanan bir ruh taşır .

Ruhun vücuttaki genel kontrol merkezi olması itibarı ile nasıl ki bozuk bir yiyeceği yersek midemiz rahatsızlanır ve zehirleniriz ruhun da zehirlendiği , enfeksiyon kaptığı bir takım hadiseler vardır .  Günah , şüphe , vesvese , dış dünyadan gelebilecek olan her türlü maddiyyuna ait , tabiatperestliğe ait her bir menfi fikir kalp ve ruh sağlığımızı bozmakta ve bu şekilde geçirdiğimiz her bir dakika ruh ve kalbimizde derin ve geri dönülmeyecek yaralar açmaktadır .

Bu açılan yaralar gelen şüphenin ve ya günahın kuvvetine göre bazı letaiflerimizi ya öldürür yada felce uğratır . Bazı latifeleri sonsuza kadar kaybedebiliriz. Bazılarını ise felce uğrattığımız için o duyguları kullanamaz hale geliriz . Böyle olunca ne olur ?

* Allah’ın kainatta tecelli ettirdiği esma ve sıfatlarını belki de o latifemizi kaybettiğimiz için eksik öğreneceğiz.

* Tefekkür ufkumuz o latifeyi kaybettiğimiz için daralacak.

* İbadetlerden aldığımız lezzet azalacak.

* Kur’an-ı ve Risale-i Nur’u anlamakta zorlanacağız .

* Bize verilen manevi cihazları nefis yönünde kullandığımız için emanete hıyanet cezası çekeceğiz .

* Amel ve aksiyon yönümüz kısıtlanacak ve ülfet hastalığına kapı aralayacağız .

Bunun gibi say say bitmez hasaretler ile karşı karşıya kalmak istemiyorsak derhal manevi hayatımızı , kontrol altına almalıyız . Yanlış okunan her eser , yanlış izlenen her bir TV programı , yanlış bakılan kainat hadiseleri , yanlış olan her bir bakış bizim içimizde var olan latifelerimizi öldürür bizleri de süründürür . Bazı latifeler sonsuza kadar ölür bazıları ise felç olma durumundan kurtarılabilinir.

Hem senin mahiyetine öyle manevî cihazat ve latifeler vermiş ki; bazıları dünyayı yutsa tok olmaz. Bazıları bir zerreyi kendinde yerleştiremiyor. Baş, bir batman taşı kaldırdığı halde; göz, bir saçı kaldıramadığı gibi; o latife, bir saç kadar bir sıkleti, yani gaflet ve dalaletten gelen küçük bir halete dayanamıyor. Hattâ bazan söner ve ölür. Madem öyledir; hazer et, dikkatle bas, batmaktan kork. Bir lokma, bir kelime, bir dane, bir lem’a, bir işarette, bir öpmekte batma! Dünyayı yutan büyük letaiflerini onda batırma. Çünki çok küçük şeyler var, çok büyükleri bir cihette yutar. Nasıl küçük bir cam parçasında; gök, yıldızlarıyla beraber içine girip garkoluyor. Hardal gibi küçük kuvve-i hâfızanda, senin sahife-i a’malin ekseri ve sahaif-i ömrün ağlebi içine girdiği gibi; çok cüz’î küçük şeyler var, öyle büyük eşyayı bir cihette yutar, istiab eder. (17. Lem’a – 14.Nota – 3.Remiz)

Peki ne yapmalıyız ?

Dış alemden gelecek günahlara ve şüphelere karşı kendimizi Kur’an-ı Mucizü’l Beyanın kalesine sığınma kulvarına atacağız . Vakitlerimizi o latifelerimizi tekrardan diriltme adına evrad ile , ibadet ile , Kuran okumak ile , Risale-i Nur okumak ile değerlendirir isek hem  her bir okuyuşumuzda yeni latifelerin oluşmasına ve ya var olanların açılmasına , hastalıklı manevi hücrelerimizin ise iyileşmesine sebep oluruz

Bu yönden Risale-i Nurları çokça okumalı ve yepyeni manevi ufuklara yelken açmalıyız . Maddi ve manevi hayatımızın doktoru olan bu tiryakları her an her dakika okumak ile hem dünya hem de ahiret saadetine ulaşmayı gayey-i hayat edinmeliyiz.

                                                                             Türker ELMAS