MESCİD-İ İCABE (Ben-i muaviye)
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
(Hızır (Aleyhisselâm)'ın işrak namazlarını kıldığı mescid)
Ensardan Beni Muaviye b. Malik b. Avf toprağında bulunduğu için "Ben-i Muaviye" adıyla da bilinir.
ResuI-i Ekrem efendimiz (sallallahu Aleyhi vessellem) ashabından bir grupla birlikte Beni Muaviye Mescidi'ne uğramış, iki rek'at namaz kılmış ve ardından uzunca bir süre dua ettikten sonra orada bulunanlara şunları söylemiştir:
"Rabbimden üç şey istedim. Bana ikisini verdi, birini vermedi.
Rabbim'den ümmetimi kıtlıkla helak etmemesini istedim, onu bana verdi.
Ondan ümmetimi suda boğarak helak etmemesini diledim, onu da verdi.
Felaketlerini kendi aralarında vermemesini (tefrikaya düşmemelerini) diledim, bunu bana vermedi" (Müslim, "Fiten", 20).
Resulullah'ın (sallallahu aleyhi vessellem) duasının Cenab-ı Hak tarafından kabulü dolayısıyla bu cami Mescid-i icabe diye anılmıştır.
Hicretin 9. (631) yılında Medine'ye gelen Necran heyeti ile Hz. Peygamber efendimiz (sallallahu Aleyhi vessellem) arasında hristiyanlık konusunda tartışma meydana gelmiş, nazil olan ayet (Al-i imran 3/61)
Sana (gerekli) bilgi geldikten sonra artık kim bu konuda seninle tartışacak olursa, de ki: “Gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı çağıralım. Biz de siz de toplanalım. Sonra gönülden dua edelim de, Allah’ın lânetini (aramızdan) yalan söyleyenlerin üstüne atalım.” doğrultusunda Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi vessellem) yanına Hz. Ali. Fatıma, Hasan ve Hüseyin'i alarak Necran heyetinin yanına gitmiş ve ilgili ayetleri okuyarak kendilerini Mescid-i icabe'nin bulunduğu yerde mübaheleye (beddua) davet etmişti. Ancak NecranIılar Hz.Muhammed'in (sallallahu aleyhi vessellem) peygamber olma ihtimalini göz önüne alarak buna cesaret edememişlerdi. Bu olay sebebiyle adı geçen cami,
"Mescid-i Mübahele" Mülâane diye de anılır.
Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi vessellem ) zamanında mescid haline getirilen mekanlardan olan Mescid-i icabe uzun süre üstü açık olarak hizmet vermişti. Burayı ziyaret edenler nafile namaz kıldıktan sonra Hz. Peygamber'in (sallallahu aleyhi vessellem) yaptığı duayı okumayı adet edinmişlerdi.
II. Mahmud devrinde iki defa yenilenmiştir.
Biri vehhabi baskınından evvel diğeri sonradır. ve Sultan Abdülmecid zamanlarında imar gören Mescid-i icabe
1997' de yeniden inşa edildi ve çevresindeki sosyal tesislerle birlikte yaklaşık 1200 m2'lik bir alana ulaştı.
Medine-i Münevvere ahâlisi Mescid-i İcâbe'nin "Mecma“u'l-aktâb" olduğunu rivâyet ederler ve çuğu vakitlerde Medine'de görülmeyen zâtların bu mâbed içinde halka olarak zikirle meşgul olduklarını gördüklerini anlatırlar.
Her ne kadar hac mevsimlerinde gelen ziyâretçiler için de “Medine'de görülmemiş zevât" tâbiri kullanılırsa da, bu husus diğeriyle karıştırılmamalıdır. Çünkü Mescid-i İcâbe'de görülen zâtlar, sâdece hac mevsimlerinde değil, her Cuma ve pazartesi gecelerinde de mescid içinde bir takım muhterem zâtların halka oluşturarak zikirle meşgul oldukları ve bunların Medine veya çevre beldelerin halkından olmadıkıları rivâyet olunur.
Mescid-i İcâbe'nin mukaddes eserlerden olduğunu ahâlinin rivâyetiyle isbâta gerek yoktur. Bu mescidi ziyâret edenlere ma'lüm oldugu üzre, her ne zaman mescidin binası görülse, rühâniyyündan aldıgı muhabetle, insanın vücüdu titrediği gibi, kapısı da geceli gündüzlü açık olduğu ve kapıcısı. gözetleyicisi ve hizmetçisi olmadığı halde içine hayvan girmemesi, bunun isbâtı için yeterli delildir.
Hazret-i Hızır (Aleyhisselâm)'ın her gün işrak namazını icâbe Mescidi'nde edâ ettiği, mevsükan rivâyet olunur. Bunun yanında. Sultan 2. Mahmud'un saltanatının ilk devresinde bir kaç direğiyle güzel bir mihrabı vardı. Sonraları gerek binâsı ve gerek mihrabıyla direkleri yıkılmıştı.
O zamana kadar harâbe bir vaziyette kalan ve hele Vehhâbî hınzırları bütün duvarlarını yıkıp. içine atlarını ve hımarlarını bağlamışlardı.
Sultan 2. Mahmud hazretleri bu mübârek mekânı güzel bir şekilde îmâr ve ihyâ buyurdular. Sultan Abdülmecid Han da arzu olunan bir şekilde tâmir ettiler. Şimdi diğer mescidler gibi ma'mür ve halk arasında nâmı yayılmıştır. (Miratü'l-haremeyn, medine tarihi, sh.764-765).Allah CC selamı bereketi Rahmeti üzerinize olsun. METİN ALKAN
EĞİTİMCİ YAZAR