Araştırmacı Yazarlar | Yazarlar

AYET VE HADİSLERLE KABİR AZABI..

18 Nisan 2020, 13:03

      AYET VE HADİSLERLE KABİR AZABI..

                  Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla

   Hem merak edilen, hem de çok sorulan bu konuya verilen cevaplar, bazen eksik, bazen de yanlış çıkmaktadır. Bilgi ve belgeden yoksun, daha doğrusu kendilerini alim yerine koyanların verdikleri cevaplar hem bizi üzmekte, hem insanımızı yanlış yola sevketmekte, hem de Allahü Teâlâ’nın gazap ve cezasını bilerek veya bilmeyerek kendi üzerlerine davet etmektedirler. Biz, bunları dikkate alarak bu konuyu işlemeye karar verdik. Umarız insanımıza faydalı oluruz. İnşaallah!..

KABİR AZABI İLE İLGİLİ AYETLER

Mü’minlerin Kabir Hayatı:

   Allah, iman edenleri, dünya hayatında da, ahirette de sağlam bir söz üzerinde tutar; zalimleri de saptırır ve Allah, dilediğini yapar. (14 İbrahim 27)

Kafirlerin Kabir Hayatı:

   Allah, iman edenleri, dünya hayatında da, ahirette de sağlam bir söz üzerinde tutar; zalimleri de saptırır ve Allah, dilediğini yapar. (14 İbrahim 27)

   Onlar, sabah akşam ateşe arzolunurlar. Kıyamet kopacağı gün de: “Firavun hanedanını azabın en şiddetlisine tıkın!” (denilecektir). (40 Mü’min 46)

   Ey inananlar, Allah’ın gazab ettiği kimselerle dostluk etmeyin. Kâfirler, mezarlık halkından nasıl ümidi kesmişse, onlar da ahiretten öyle ümidi kesmişlerdi. (60 Mümtehine 13)

Münafıkların Kabri:

   Ve onlardan biri ölürse asla namazını kılma ve kabirinin başına gidip durma. Çünkü onlar Allah’ı ve Resulünü tanımadılar. Ve fasık olarak can verdiler. (9 Tevbe 84)

    Kabir Azabı:

   Her kim de benim zikrimden (Kur’ân’dan) yüz çevirirse, (bilsin ki) ona dar bir geçim vardır ve onu kıyamet günü kör olarak haşrederiz. (20 Tâ-Hâ 124)

Kabirden Kalkış

   Kıyamet ise şüphesiz gelecek ve muhakkak ki Allah bütün kabirlerde olan kimseleri tekrar diriltecektir. (22 Hac 7)

   Sûr’a üfürülmüştür, bir de ne baksınlar kabirlerinden Rablerine doğru akın ediyorlar. (36 Yâsîn 51)

   Onlar: “Eyvah başımıza gelenlere! Mezarımızdan bizi kim kaldırdı? O Rahmân’ın vaad buyurduğu işte bu imiş. Gönderilen peygamberler de doğru söylemişler” derler. (36 Yâsîn 52)

   Gözleri düşkün düşkün (zelil ve hakir) kabirlerinden çıkarlar, sanki yayılan çekirgeler gibidirler. (54 Kamer 7)

   O gün kabirlerden hızlı hızlı çıkacaklar, sanki putlara gidiyorlarmış gibi fırlayacaklar. (70 Meâric 43)

   Sonra sizi tekrar oraya geri çevirecek ve tekrar çıkaracaktır. (71 Nuh 18)

   Kabirlerin içi dışına getirildiği vakit, (82 İnfitar 4)

   Bilmiyor mu ki, kabirlerin içindekiler fırlatılacak. (100 Adiyat 9)

   Kabirden Kalkışta Mutlu Kişilerden Olmak İçin Dua

   (İnsanların) diriltilecekleri gün, beni mahcub etme.” (26 Şuara 87)

KABİR AZABI İLE İLGİLİ HADİS-İ ŞERİFLER 

Sünnette Kabir Azabı

   Hani Mevla Osman İbnu Affan radiyallahu anh anlatıyor: “Hz. Osman radiyallahu anh, bir kabrin üzerinde durunca sakalı ıslanıncaya kadar ağlardı. Kendisine: “Cenneti ve cehennemi hatırladığın vakit ağlamıyorsun, fakat kabri hatırlayınca ağlıyorsun!” dediler. Bunun üzerine: “Çünkü Resulullah aleyhissalatu vesselam’ın şöyle söylediğini işittim:

   “Kabir, ahiret menzillerinin birinci menzilidir. Kişi ondan kurtulabilirse, ondan sonrakiler daha kolaydır. Ondan kurtulamazsa ondan sonrakiler bundan daha zordur, daha şediddir.”

   Hz. Osman devamla Resulullah aleyhissalatu vesselam’ın şu sözünü de nakletti:

   “(Ahiret aleminden gördüğüm) manzaraların hiçbiri kabir kadar korkutucu ve urkutucu değildi!”

   Rezin şu ziyadeyi kaydetti: “Hani der ki: “Hz. Osman radiyallahu anh’ın şu beyti irşad ettiğini işittim:

   “Eğer ondan necat buldunsa, büyük musibetten kurtuldun, Aksi halde senin kurtulacağını hayal etmem.” Tirmizi, Zühd 5, (2309).

   Hz. Ali radiyallahu anh anlatıyor: “Şu ayet ininceye kadar kabir azabından şüphelenmeye devam etmiştik. (Mealen): “Sayınızın çokluğuyla övünmek sizi oyaladı. Öyle ki, kabirleri ziyaret ettiniz.” Tirmizi, Tefsir Tekasur, (3352).

    Kabir Azabı Haktır

   Hz. Aişe radiyallahu anha’nın anlattığına göre, bir yahudi kadın, yanına girdi. Kabir azabından bahsederek:

   “Seni kabir azabından Allah korusun!” dedi. Aişe de Resulullah aleyhissalatu vesselam’a kabir azabından sordu. Aleyhissalatu vesselam:

   “Evet, kabir azabı haktır. Onlar kabirde azap çekerler, onların azabını hayvanlar işitir!” buyurdu. Hz. Aişe der ki:

   “Bundan sonra Aleyhissalatu vesselam’ı namaz kılıp da, namazında kabir azabından istiaze etmediğini hiç görmedim.” Buhari; Cenaiz 89; Muslim, Mesacid 123, (584); Nesai, Cenaiz 115, (4,104,105).

   Hayvanlar Azap Görenlerin Azabını İşitirler

   Hz. Aişe radiyallahu anha’nın anlattığına göre, bir yahudi kadın, yanına girdi.   Kabir azabından bahsederek:

   “Seni kabir azabından Allah korusun!” dedi. Aişe de Resulullah aleyhissalatu vesselam’a kabir azabından sordu. Aleyhissalatu vesselam:

   “Evet, kabir azabı haktır. Onlar kabirde azap çekerler, onların azabını hayvanlar işitir!” buyurdu. Hz. Aişe der ki:

   “Bundan sonra Aleyhissalatu vesselam’ı namaz kılıp da, namazında kabir azabından istiaze etmediğini hiç görmedim.” Buhari; Cenaiz 89; Muslim, Mesacid 123, (584); Nesai, Cenaiz 115, (4,104,105).

    İdrar Sıçraması Ve Kabir Azabı

   İbnu Abbas radiyallahu anhuma anlatıyor “Resulullah aleyhissalatu vesselam (bir gün) iki kabre uğradı ve:

   “(Bunlarda yatanlar) azab çekiyorlar. Azabları da büyük bir günahtan değil” buyurdular. Sonra sözlerine söyle devam ettiler:

   “Evet! Biri, nemimede (laf getirip götürmede) bulunurdu. Diğeri de idrar sıcrantısına karşı korunmazdı.” Aleyhissalatu vesselam sonra yaş bir hurma dalı istedi, ikiye böldü. Birini birinin üzerine dikti, birini de öbürünün üzerine dikti. Sonra da:

   “Belki bunlar yaş kaldıkça azapları hafifler!” buyurdular.” Buhari, Vudu 55, 56, Cenaiz 82, 89, Edeb 46, 49; Muslim, Taharet 111, (292); Tirmizi, Taharet 53, (70); Ebu Davud, Taharet 11, (20, 21); Nesai, Taharet 27, (1, 28-30).

Ölen Kimseye Ahiretteki Yeri Gösterilir

   İbnu Ömer radiyallahu anhuma anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:

   “Sizden biri ölünce, kendisine akşam ve sabah (cennet veya cehennemdeki) yeri arzedilir. Cennet ehlinden ise, (yeri) cennet ehlinin (yeridir), ateş ehlinden ise (yeri) ateş ehlinin (yeridir). Kendisine:

“Allah seni Kıyamet günü diriltinceye kadar senin yerin işte budur!” denilir.” Buhari, Cenaiz 90, Bed’u’l-Halk 8, Rikak 42; Muslim, Cennet 65, (2866); Muvatta, Cenaiz 47, (1, 239); Tirmizi, Cenaiz 70, (1072); Nesai, Cenaiz 116, (4, 107).

KABİR AZABI İLE İLGİLİ TERİMLER

    Kabr (Kabir):

   Ölen insanın defnedilmesi, gömülmesi için kazılan yer, mezar.

Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki:

Allahü Teâlâ, rüzgârı, rahmeti olan yağmurdan önce müjdeci gönderir. Rüzgârlar, ağır olan bulutları sürükler. Bulutlardan ölü olan toprağa su yağdırırız. O yağmurlu yerden meyvalar çıkarırız. Ölüleri de kabirlerinden böyle çıkaracağız. (A’râf sûresi: 56)

   Kabir, Cennet bahçelerinden bir bahçe, yâhut Cehennem çukurlarından bir çukurdur. (Hadîs-i şerîf- Ahvâl-ül-Kubûr)

   Meyyit kabre konduğu zaman, amelleri onun etrâfını sararlar. Allahü teâlâ, o amelleri konuşturur. Ameller şöyle der: “Ey bu kabirde yapayalnız kalan kul! Dostların, çoluk-çocuğun senden ayrılıp, gittiler. Bugün senin benden başka bir arkadaşın ve yakının yok. (Yezîd Rakkâşî)

   Kabir hergün beş defâ; “Ben, yalnızlık yeriyim. Bana gelecek kişi Kur’ân-ı kerîm okuyarak kendine arkadaş edinsin. Ben karanlık yeriyim, bana gelecek kişi, namaz kılarak beni aydınlatsın. Ben, altı-üstü toprak olan bir yerim. Bana gelen sâlih amel il e gelip yatağını hazırlasın. Ben, yılanı ve çıyanı içimde barındıran bir yerim. Bana gelen tiryâk ile gelsin. O tiryak da; Besmele-i şerîf ve çok gözyaşı dökmektir. Ben, Münker ve Nekir adındaki suâl meleklerinin suâl soracakları bir yerim. Bana gele n onlara cevap verebilmek için (Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah) sözünü çok söylesin diye seslenir. (Muhammed bin Selâme el-Mısrî)

   Kabre yılanlar, dışardan gelir sanma. Sizin kötü amelleriniz, sizin için engerek yılanıdır. Dünyâda iken yediğiniz haramlar da kabre yılan olarak gelir. (Ebû Mansur Abbâdî)

    Kabir Azâbı:

   Îmânsız ölenin ve günahkâr müslümanın kabre konulduktan sonra çektiği, nasıl olduğunu bilemediğimiz azâb, cezâ.

   Üzerinize idrâr sıçratmayınız! Çok kimseye kabir azâbı bundan olacaktır. (Hadîs-i şerîf-Tezkire-i Kurtubî)

   Gizleyebilseydiniz, bu kabirlerdeki azâbı duymanız için Allahü teâlâya duâ ederdim. (Hadîs-i şerîf-Ahlâk-ul-Ulemâ)

   Kabir azâbı, şu üç şeydendir: Gıybet, koğuculuk ve üzerine idrâr sıçratmak. (Hadîs-i-şerîf-Letâif-ül-Meârif)

   Ölmek istemeyiniz. Kabir azâbı çok acıdır. Ömrü uzun olup İslâmiyet’e uymak büyük seâdettir. (Hadîs-i şerîf-Berîka)

   Kabir azâbı rüyâ gibi değildir. Kabir azâbı, azâbın görüntüsü değildir, azâbın kendisidir, âhiret azâblarındandır. Dünyâ azâbına benzemez. Dünyâ azâbları,  âhiret azâbları yanında hiç kalır. (İmâm-ı Rabbânî)

   Kabir azâbı vardır. Kabir azâbı hem rûha, hem de bedene olacaktır. (İmâm-ı Muhammed bin Hasen Şeybânî)

    Kabir Hayâtı:

   İnsanın ölüp kabre konmasından, kıyâmet koparak, mahlûkların diriltilmelerine kadar geçen zaman.

   Kabir hayâtı, dirilerin hayâtı gibi değildir. Dünyâ hayâtında hayâtın nizâmı için hem his yâni duygu, hem de irâde ile hareket vardır. Kabir hayâtında ise, hareket etmek lâzım değildir. Hattâ, kabir hayâtında hareket olmaması lâzımdır. O hayatta bulunanların, elem ve azâb duymaları için, yalnız his etmeleri yetişir. (İmâm-ı Rabbânî)

   Kabir hayâtı insanlara göre değişir. “Peygamberler, kabirlerinde namaz kılarlar” buyruldu. Peygamber efendimiz Mîrâc gecesinde Mûsâ aleyhisselâmın kabri yanından geçerken, kabirde namaz kılarken gördü. Kabir hayâtı şaşılacak bir şeydir. (İmâm-ı Rabbânî)

    Kabr-i Seâdet:

   Peygamber efendimizin mübârek kabr-i şerîfleri. Hücre-i seâdet de denir.

Kabr-i seâdetin bulunduğu yer hazret-i Âişe vâlidemizin odası idi. Peygamber efendimiz burada vefât etti. “Peygamberler, vefât ettikleri yere defn edilirler” hadîs-i şerîfine uyularak buraya defn edilmiştir. Burada, hazret-i Ebû Bekr ve hazret-i Ömer ‘in kabr-i şerîfleri de vardır. (Eyyûb Sabri Paşa)

    Kabir Suâli:

   Ölü defn edildikten sonra kabre gelen Münker ve Nekîr adlı iki meleğin meyyite îmândan ve îtikâddan sordukları suâller. (Bkz. Münker ve Nekîr)

   Ölü kabre konulunca, yanına iki melek gelir. Onu tutarlar. “Rabbin kimdir?” diye suâl ederler. Ölü; “Rabbim Allahü teâlâdır” der. (Peygamber efendimizi kast ederek) “Size gönderilen o zât kimdir?” diye suâl ederler. Ölü; “O, Allahü Teâlânın Resûlü’dür, peygamberidir” der. “Bunu nereden biliyorsun?” derler. Ölü; “Allahü Teâlânın kitâbı Kur’ân-ı Kerîm’de okudum. O’na îmân ettim ve O’nu tasdîk ettim” der. (Hadîs-i şerîf-Letâif-ül-Meârif)

Münker ve Nekir isminde iki melek; “Rabbin kimdir. Dînin nedir? Peygamberin kimdir? Kıblen neresidir?” diye suâl sorarlar. Allahü teâlâ kimi muvaffak eder ve kimin kalbine hak sözü yerleştirirse, der ki: “Sizi vekil ederek bana kim gönderdi ise, Rabb im odur. Benim Rabbim Allah, peygamberim Muhammed aleyhisselâm, dînim dîn-i İslâm’dır.” (Muhammed bin Hüseyn el-Acurrî)

   Mü’minlerden dokuz kimseye kabir suâli olmaz: Şehîd, düşman  karşısında nöbette iken ölen, vebâ, kolera gibi bulaşıcı hastalıktan ölen, böyle hastalıklar yayıldığı zaman kaçmayıp, sabr ederek; başka sebeplerle ölen, sıddîklar, bâliğ (gusül abdesti alacak yaşa gelmiş) olmayan çocuklar, Cumâ günü veya gecesi ölenler, her gece Tebâreke sûresini, Secde sûresini okuyanlar ve ölüm hastalığında (İhlâs) sûresini okuyanlar. (İbn-i Âbidîn)

    Kabir Ziyâreti:

   Ölümü ve âhireti hatırlayıp ibret almak, mezarlıkta medfûn (gömülü) olanlara duâ etmek ve Kur’ân-ı Kerîm okumak ve velî olan ölülerin rûhlarından istifâde etmek maksadıyla bir kabre veya mezarlığa gitmek.

   Kabir ziyâretini önce yasaklamıştım. Şimdi ziyâret ediniz! Böylece dünyâya gönül vermekten kurtulur, âhireti hâtırlarsınız. (Hadîs-i şerîf-İbn-i Mâce)

   Kabrimi ziyâret eden, beni diri iken ziyâret etmiş gibi olur. (Hadîs-i şerîf-Taberânî)

   Bir kimse mü’min kardeşinin kabrini ziyâret eder ve kabir yanında oturup selâm verirse, meyyit onu tanır ve selâmına cevab verir. (Hadîs-i şerîf-Şevâhid-ül-Hak)

   Kabrimi ziyâret edene şefâatim vâcib oldu. (Hadîs-i şerîf-Şifâ-üs-Sekâm)

Ölümü hatırlamak ve ölüden ibret almak için kabir ziyâret etmek ve sâlihlerin, velîlerin kalblerinden bereketlenmek müstehâbdır. (İmâm-ı Gazâlî)

   Meyyitin çürüdüğünü, yanaklarının, dudaklarının döküldüğünü, ağzından pis suların aktığını, karnının şişip patladığını, içine kurtların böceklerin dolduğunu düşünerek, ibret almak için, kabir ziyâreti yapılır. (İmâm-ı Gazâlî)

   Kabir ziyâretinin çok faydası vardır. Bir velînin kabrini ziyârete giden kimse, yolda hep onu düşünür, ona teveccühü (kalben yönelmesi) her adımda artar, mezarı başına gelip toprağını görünce, hep onunla meşgul olur. Teveccühü arttıkça, ondan istifâd esi artar. Evet, ruhlar için bir mâni, perde yoktur. Onlar hatırlandığı her yerde Allahü teâlânın izniyle hazır olurlar. Fakat dünyâda iken, yıllarca berâber bulunduğu beden o topraktadır. Onun için, rûhun o toprağa uğraması, nazarı ve bağlılığı, başka yerlere olandan daha çoktur. (Alâüddevle Semnânî)

    Kabristân:

   Mezarlık, ölülerin gömüldüğü yer.

   Kabristâna giren kimse, Yâsîn sûresini okursa, o gün meyyitlerin azâbları hafifler. Meyyitlerin sayısı kadar, ona da sevâb verilir. (Hadîs-i şerîf-Habl-ül-Metîn)

   Bir kimse, kabristândan geçerken on bir kerre İhlâs sûresini okuyup, sevâbını meyyitlere hediye ederse, kendisine ölüler adedince sevâb verilir. (Hadîs-i şerîf-Habl-ül-Metîn)

   Dünyâ gamından, nefsin sıkıştırmasından hafifleyip kurtulmak istiyorsanız, kabristanları sık sık ziyâret ediniz. (Hacı Bayram-ı Velî)

     Fiten:

   Azgınlık; sapıklık;  azap; fikir karışıklığı, ayrılığı. Birşeye tutkunluk; günah, küfür, rüsvaylık, göz alıcı güzellik; mal ve evlat. Fiten, fitnenin çoğulu. Fitne, ilk önce imtihan, deneme ve sınama anlamında kullanılmış, daha sonra kapsamı genişlemiştir. Fitne kelimesi fetene-yeftinu’den mastar. Kur’an-ı Kerîm’de altmış kadar ayette bu kelime ve türevleri çeşitli anlamlarda kullanılır.

   Değişik anlamlar için şu ayetleri örnek verebiliriz: “Fitneden sakının. Çünkü o, içinizden, sadece zulmedenlere dokunmakla kalmaz (onun musîbeti) günâhsızlara da dokunur” (el-Enfâl, 8/25). Ashab-ı kirâmdan Zübeyr b. el-Avvâm şöyle demiştir: “Biz bu ayetin kimler ve ne tür olaylarla ilgili olarak indiğini önceleri anlayamamıştık. Hz. Ali’nin hilâfeti sırasında vukûbulan Cemel Vak’ası’nda müslümanlar birbirlerine karşı cephe alınca, ayetin sahâbe hakkında indiğini anladım. (Sahîh-i Buhâri Muhtasarı Tecrid-i Sarîh Tercemesi, XII, 291, 292).

   “Yeryüzün de hiçbir fitne kalmayıncaya ve din tamamen Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Eğer kötülükten vazgeçerlerse, şüphesiz ki Allah, onların yaptıklarını çok iyi görür.” (el-Enfâl, 8/39)

   “Onları bulduğunuz yerde öldürün. Sizi yurtlarınızdan çıkardıkları gibi, siz de onları çıkarın. Fitne çıkarmak adam öldürmekten daha kötüdür” (el-Bakara, 2/191).

   “Allah’ın sana indirdiği hükümlerin bir kısmından seni saptırmalarından sakın” (el-Mâide, 5/49)

   “Kalplerinde eğrilik bulunanlar, fitne çıkarmak ve arzularına göre açıklamak niyetiyle müteşâbih ayetlere uyarlar” (el-Bakara, 2/7).

   “Bilin ki, sizin için mallarınız ve evlatlarınız ancak bir imtihandır” (el-Enfâl, 8/28).

   Hz. Peygamber’in fitne mefhumunu tefsir eden sözleri, hadis kaynaklarının “Kitâbü’l-fiten” kısımlârında yeralmıştır.

   Hz. Âişe (r.anhâ)’dan rivâyet edildiğine göre Resulullah (s.a.s.) namazın sonunda şöyle dua ederdi: “Allah’ım, kabir azabından, Mesih, Deccal’in fitnesinden, hayatın ve ölümün fitnesinden sana sığınırım. Allâh’ım, hayatın ve ölümün fitnesinden, günâh ve borçtan da sana sığınırım”. Bir kimse “Borçtan dolayı çok sığınmanızın sebebi nedir?” diye sorunca; “İnsan borçlanınca konuşur ve yalan söyler. Söz verir ve sözünde duramaz” cevabını verdi. (Buhâri, Vudû, 37,Ezân, 149, Cenâiz, 86-88, Cihad, 25, Deavât, 38, 39, 44-46; Müslim, Mesâcid, 128, 130, 132, Zikr, 49, Cenâiz, 86).

Hadisteki, kendilerine karşı Allah’tan korunma isteğinde bulunulan altı fitne; kabir azabı, mesih-deccâl, hayat, ölüm fitneleri ile günâh ve borçtur.

   Kabir azabından sözedilmesi onun varlığına delildir (bkz. mad. Kabir azabı). Mesih, Hz. İsa için de, Deccal için de kullanılır. Fakat ikincisi daima “Deccâl”‘ ilâvesiyle birlikte bulunur. Deccâl’a Mesih denilmesi; hayır yönünün kalmaması, tek gözlü olması veya çıktığı zaman yeryüzünü çok kısa sürede dolaşabilme özelliğine sahip olmasıdır. İlâhlık davasında bulunması, hakkı bâtıl göstermesi, hilekârlık, yalancılık onun vasıflarındandır.

   Hayatın fitnesi” dünyaya aldanmak, şehevi arzuları meşrû olmayan şekilde kullanmak, cehâletin arkasında koşmak ve en kötüsü ölüm sırasında imtihana tabi tutulmaktır. Ölümün fitnesi ise; ölen kimseye görevli meleklerce sorulan, “rabbin kimdir?” sorusuna, şeytanın, bu kimsenin karşısına geçip; “Şüphesiz rabbin benim” diyerek onu yanıltmaya çalışmasıdır. (Tirmizî).

   Huzeyfe b. el-Yemân şöyle demiştir: “Bir gün halîfe Ömer’in yanında oturuyorduk. Ömer, “Resulullah (s.a.s.)’in fitne hakkındaki sözlerini hanginiz hatırında tutmuştur?’ diye sordu. “Ben bilirim’ dedim. Ömer “Bu sırrı açığa vurmada cesursun’ dedi. Ben de, “İnsanın ailesi, malı, çocukları ve komşusu yüzünden mâruz kaldığı fitneye namaz, oruç, sadaka, iyiliği emretme, kötülüğü menetme keffâret olur’ dedim. Ömer “öğrenmek istediğim fitne, deniz dalgalanıp kabardığı gibi kabaran ve kuduran fitnedir’ dedi. Bunun üzerine Huzeyfe şöyle dedi: “Ey müminlerin emiri, bu fitneden sana bir zarar yoktur. Çünkü seninle onun arasında kilitli bir kapı vardır, dedi. (Buhârî, Mevâkît, 4, Fiten, 17; Müslim, İman, 231; Tirmizî, Fiten, 71; Ahmed b. Hanbel, V, 386, 401, 405).

   Bir kimsenin ailesi yüzünden fitnesi, onlardan dolayı meşrû olmayan  işler yapması, sözler söylemesi; malı yüzünden fitnesi, haram yoldan kazanıp, meşrû olmayan yerlere sarfetmesi; çocukları yüzünden fitnesi, onlara olan aşırı düşkünlüğü sebebiyle birçok hayır işlerine fırsat bulamaması, onların geçimi için haram yoldan kazanç sağlamaya kalkışması; komşusu yüzünden fitnesi ise, iyi ve varlıklı olan komşusuna karşı kıskançlık duymasıdır. (Tecrîd-i Sarîh Tercemesi, II, 469).

   Sonuç olarak İslâm’da kişinin fitne ve fesattan uzak, temiz bir hayat sürmesi, mânevî olgunluğa ulaştıracak amellere sarılması amaçlanmıştır. Bu konuda Hz. Peygamber’in müslümanı tarif eden şu hadisi bize ışık tutmaktadır. “Müslüman, diğer müslümanların elinden ve dilinden güvende olduğu kimsedir.” (Buhârî, İman, 4, 5, Rikâk, 36; Müslim, İman, 64, 65; Ebû Dâvûd, Cihad, 2; Tirmizî, Kıyâme, 52). Hamdi Döndüren.

   Sanırım buraya kadar anlatılanlar, konuyu merak edenlerin sorularına cevap verecektir.   Allah bütün Müslümanların yar ve yardımcısı olsun. Amin!

   METİN ALKAN

  EĞİTİMCİ YAZAR

 

Araştırmacı Yazarlar
 Araştırmacı Yazarlar internet sitelerinde yayınlanan haberler ve köşe yazılarının tüm hakları Araştırmacı Yazarlar Yayın Grubuna aittir. Kaynak gösterilerek dahi haberin veya köşe yazısının tamamı yazılı izin alınmaksızın kullanılamaz. Sadece alıntı yapılan haberin veya köşe yazısının bir bölümü, alıntı yapılan habere/yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.
ÖNCEKİ YAZILARI
VİDEO GALERİ
 
YAZARLARIMIZ
Y
Metin ALKAN
ZEKAT , FİTRE VE ORUÇ FİDYESİ KİMLERE VERİLİR?
Y
ferit karasu
YÜREĞİM DEKİ ŞEHİR
Y
Nurcan CANKORU
MENZİLE
Y
Mehmet GÖÇMEZ
ANMAK MI ANLAMAK MI
Y
SERDAR BOZDOĞAN
TARİH BİZİ ÇAĞIRIYOR BİZDE TARİHE YENİDEN ÇAĞ AÇTIRIYORUZ
Y
Pınar SÖNMEZ
AŞK BİR NOKTA
Y
Hatice BAŞKAN
KADINSIN
Y
Fatmanur KUŞ
SU GİBİ AZİZ OL EVLADIM
Y
Duygu Gürses DİKEN
MALINI BAĞIŞLAYAN ELBETTE KURTULUŞA ERMİŞTİR..
Y
Zeynep DEMİR
önce sela, sonra adın okunur minarelerden.
Y
Ayhan KÜFLÜOĞLU
Eşyayı gösteren Rabbimiz’in varlığı, o eşyadan daha zahir ve kesin
Y
Nur KABADAYI
Umut Ederek Yaşamak
Y
Büşra ŞENTÜRK
Sen Kaderim Misin
Y
Büşra Nur GECE
Mabede İsmet; Meryem'e Betül Sıfatı Yakışır...
Y
Merve DİKİCİ
TEVEKKÜL KIL
Y
Ebru ATA
KIYIYA İNSANLIK VURDU
Y
Mustafa KAYALI
ZAMAN VE MEKÂNDA KIBLEMİZ
Y
Türker ELMAS
NUR ve HAKİKAT AVCILIĞI
Y
Nagihan ZENGİN
Ademiyetten Kemaliyete İrfan Yolculuğu
Y
Öznur MACİT
bir b/akış bir yürüyüş (04,05,14 Eskici dergi yayınlandı)
 
EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
BİR DOST PENCEREMDEN TÜRKİYEDE HANGİ NURCU KOLLARI FETÖYE DESTEK VERİYOR 2022 RAPORU VE BELGELERİ REFERANDUM SEÇİMLERİ ÖNCESİ BOMBADA FETÖNÜN PARMAK İZLERİ!!! (1)
 
KONUK YAZARLARIMIZ
K
İsmail GENÇ
İnsanız ve İnsanlığı Özlüyoruz
K
Emrah POLAT
Vahametlerle İmtihan ve Müracaat
K
Mehmed ESMER
Kubbetüs Sahra'yı tanıyacağız
K
Elif NİSA
Gerçekten İnsan Azar
K
Elif MUSLUOĞLU
Cemâli Bâ Kemâle Seyredelim
K
Fikriye AYYILDIZ
GAFLET
K
Merve YAĞMUR
ÖLMEDEN ÖNCE ÖLÜNÜZ
K
Fuat TÜRKER
Münafıklar Kavramıyorlar!
K
Hüray BOZBIYIK
TESETTÜRÜN VERDİĞİ HUZUR
 
ÖZEL RÖPORTAJ
Ferudun Özdemir: 'Allah Var, Problem Yok'
Ferudun Özdemir: 'Allah Var, Problem Yok'
Ferudun Özdemir, “Allah var, problem yok!” adlı kitabında, yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen, Allah'a dayanıp, O'na güvenen insanların bir şekilde aydınlığa kavuşacaklarının farkındalığını oluşturuyor zihinlerde…
 
E-POSTA LİSTESİ
 
FOTO GALERİ
 
ANKET

Web Sitemize Nasıl Ilaştınız?




 
cheap jordans|wholesale air max|wholesale jordans|wholesale jewelry

Sitemizde yayınlanan haberlerde basın ahlakına, hukuk ilkelerine, insan hak ve özgürlüklerine bağlı kalacağımıza söz veririz. Yazarlarımızın yazılarıyla ilgili her türlü sorumluluk kendilerine aittir. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz.

Adres : Sizde Araştırmacı Yazarlara Katılabilir Çalışmalarınızı Yayınlatabilirsiniz! arastirmaciyazarlar@gmail.com a Ad Soyad ve Yazar Resminizle birlikte gönderin değerlendirelim